14 Eylül 2008 Pazar

Hacettepe Mağlubiyeti, Volkan Demirel ve Fenerbahçe'nin Sorunları

Yoğun maç trafiğinin ikincisi Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nun suni çimlerinde oynanan Hacettepe - Fenerbahçe karşılaşmasıydı.

Fenerbahçe daha maça çıkmadan zaten sakatlar ordusu gibiydi. Başta Deivid, Wederson, Tümer olmak üzere son milli maçta sakatlanan Semih ile birlikte iki stoper birden hem Edu hem de Lugano'nun olmayışı Fenerbahçe'nin Hacettepe karşısına takımın yarısından fazlasının eksik çıkmasına sebep oldu. Stoperde iki yedek Yasin ve Can eğer yanılmıyorsam bir resmi maçta ilk kez yanyana oynadı. Josico ilk kez bir resmi maçta forma giydi ve partneri henüz rüştünü ispatlayamayan Maldonado'ydu. Forvette formsuz Güiza tek başına oynarken, ''kurtarıcı'' Semih'in olmaması hücum anlamında da Fenerbahçe'ye çok şey kaybettirdi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Uğur Boral'ın güzel ortasına Kaptan Alex'in kafa vuruşu Hacettepe maçının sanki kolay geçeceğini gösterdi. Hacettepe'nin genç ve koşan kadrosu ise pek teslim olmaya niyetli olmadığını golden sonra birkaç dakika oyunu Fenerbahçe yarı sahasına yıkarak gösterdi. Devre olmadan da İbrahim Şahin'in golüyle dengeyi kurdular. İkinci yarıda sanki ilk haftadaki Gaziantepspor maçının kopyasını izlemeye başladım. Fenerbahçe ''yenilecekmiş gibi duruyordu''. Serkan'ın soldan hücumunda Can Arat talihsiz bir dokunuşla skoru Hacettepe lehine çevirdi. Skorda geriye düşmesine rağmen Fenerbahçeli oyuncuların kazanmak için çok istekli olmadıklarını ya da istekli olsalarda beyinlerinin ayaklarına hükmetmediğini gördüm. Sonuç itibariyle Fenerbahçe Hacettepe'ye 2-1 kaybederek üçüncü maçta ikinci yenilgisini aldı. Bu maçla alakalı olarak birkaç futbolcudan bahsetmek isterim:

Volkan Demirel: Volkan'ın kaleci falan olmadığını Ahmet Çakar ile birlikte iddia eden iki kişiden biriyim. (utanıyorum ama gerçek bu) Ne Fenerbahçe kalesini ne de milli takım kalesini koruyabilecek ayarda bir kaleci değil. Bakın bunu şimdi ayağı kaydı diye söylemiyorum. İnsanlık hali neticede John Terry'nin ayağının ne zaman kaydığını ve takımına neleri kaybettirdiğini çok iyi hatırlıyoruz. Pozisyonda savunma oyuncusunun da hatası olduğu bariz belli. Neyse mevzu şu aslında; bu adam Rüştü'nün yerine geçtiği olaylı İsviçre serisinde de kötü goller yedi. Her zaman söylüyorum, deplasmandaki maçta Valon Behrami'nin attığı golü Rüştü kesinlikle yemezdi. Volkan'da top gelmeden yere atlama huyu var. Şampiyonlar Ligi maçlarında fahiş hatalar yapıyor. Bir çırpıda aklıma gelenler; Schalke 04 maçında ayağının altından kaçırıp Kuranyi'ye hediye ettiği gol, Galatasaray maçında yanlış çıkışıyla Nonda'ya ikram ettiği gol, mesela Sevilla deplasmanında yediği iki gol, son milli maçta Belçika'dan yediği akıl almaz gol. Bu yediği golleri telafi edebilecek ekstra kurtarışları da yok. Recep Biler Sergen'den yediği frikik golü ile infaz edilirken Volkan Demirel'e bu kadar kredi neden tanınıyor anlamış değilim. Lincoln'u ''tekmeleme teşebbüsüyle'' başlayan, Jan Koller'i yere yığarak devam eden ve sarı kartı olupta sarı kart göreceğini bile bile kaçırılmış penaltıdan sonra hakeme dönüp ''yukarda Allah var'' gibisinden şeyler söyleyip kendini oyundan attırmasıyla ''tavan'' yapan kırmızı kart görme alışkanlığı hayli garip Volkan'ın. Nedir bu sinir? Bence de hakemin penaltı kararı tartışılır. Topu tokatladı ama rakibede son derecede kontrolsüz girdi ve hata yine kendisinin, o topa ya çık ya da çıkma. Kalecidir sahada en çabuk karar vermesi gereken oyuncu. Kararsız kalıp ''timing hatası'' yaparsan hakeme de çanak tutarsın penaltı çalması için. Tamam sen inanmıyorsun penaltı olduğuna buna da kabul. Yahu arkadaşım; maç 2-1 ve mağlupsun, top auta gitmiş, bir an önce aut atışını yapıp oyunu başlatsana. Rüştü'nün oyuna soktuğu top Emre Aşık'tan sekmiş Semih'in önünde kalmış ve o şutla yarı final oynamıştık Euro2008'de, sen de oradaydın. Volkan Demirel için Fenerbahçe'yi uyarı mahiyetinde bir yazı yazmıştım daha önce. Bir kez daha okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Ceza alacak şimdi ve kaç maç olacağı belli değil. Formasını çıkardıktan sonra döndü hakeme birşeyler daha söyledi, ne dediği belli değil. Haftaya kaleye Volkan Babacan geçecek. Alanyaspor maçı performansını baz alırsak, kaleye tutan şutların çoğunun gol olma ihtimali yüksek. Babacan'ın kötü kaleci olduğundan bahsetmiyorum sakın yanlış anlamayın. Oynadığı üç maçın ikisini kaybetmiş bir şampiyonluk adayının kalesini koruyacak haftaya ve umarım kendini hazırlayabilir. Aklıma Galatasaray'a karşı ''kurbanlık koyun'' gibi çıkarılan Tolga Zengin ve o gün yediği goller geliyor. Zor olur bir kaleci için mutlaka, umarım üstesinden gelebilir genç kaleci bu tip olumsuzlukların keza Fenerbahçe'nin önümüzdeki haftaki gündemlerinden birisi de hiç kuşkusuz kaleyi koruyacak kişinin Volkan Babacan olması olacak. Volkan kendini yaktı ama umarım adaşınıda yakmaz. Kesinlikle Volkan Demirel'i asalım demiyorum sadece ''Hep destek tam destek'' diye Aziz Yıldırım ne yapsa arkasında duran kesime sesleniyorum. Gördünüz mü kaleci transfer edilmemesinin nelere malolma ihtimali olduğunu? Hayır. Görmediniz. Aziz Başkan ne yapsa doğrudur değil mi?

Roberto Carlos: Asla ve asla Roberto Carlos'un futbolculuğunu eleştirmek gibi bir densizlik yapmam, sadece birkaç davranışını irdelemek istiyorum. Maç boyunca kanadından verdiği açıkların haddi hesabı olmadı. En azından skor avantajını elde ettikten sonra ileri çıkışlarına dikkat etmeliydi. Edu ve Lugano'nun yokluğunda ''toy'' stoperleri konuşarak, ters kademelere girerek idare etmeliydi. Bunların hiçbirini yapmadığı gibi öyle savunmayla da pek haşır neşir olmadı. Serkan Atak'ın soldan bindirmelerinin hemen hiçbirinde Roberto Carlos'u görmediğine eminim. Belki de Roberto Carlos'a karşı oynayacağı için heyecanlanmıştır bile gurbetçi futbolcu ama sahada O'nu görmedi. İkinci golün Carlos'un kanadından geldiğini söylememe gerek yok sanırım. Zico'dan sonra birçok futbolcunun yaşadığı sıkıntıyı derinlerde yaşıyor olabilir. 2-1 mağlupken son dakikada verilen penaltı için bu kadar itiraz etmesini ise hiç anlayamadım. Maçı Hacettepe - Fenerbahçe maçından çıkarıp, Galatasaray - Fenerbahçe maçına döndürdü neredeyse. Acaba ikinci golden sonra kendisine de bu derece kızmış mıdır merak ediyorum? Roberto Carlos kendini maçlara konsantre edemiyor ve bir çözüm bulmalı buna Luis çünkü Roberto Carlos'u yedek bırakamaz.

Can Arat: Kendi kalesine attığı gol için bu çocuğu asmalarından korkuyorum. Hiçbir suçu yok, tamamen tehlikeyi uzaklaştırmak için hamle yaptı ve her futbolcunun yaşayabileceği bir talihsizlik yaşadı. Bu tip hataları yaparak Edu neredeyse geçen sene Şampiyonlar Ligi'nin gol kralı olacaktı. Can Arat'ı yemez umarım bizim ''timsah gözyaşlı'' basın.

Daniel Güiza: İstekli ama formsuz. Mutlu gibi ama değil. Garip bir adam Daniel Güiza, Fenerbahçe'ye gelerek hata yaptığını düşünüyor olabilir mi? Okçu hareketini özledi mi acaba? Aziz Yıldırım ''ben almasam Barcelona alacaktı'' dedi. İzlerken gayri ihtiyari ''ne diyon sen ya?!'' dedim. Messi Güiza'yı mı besleyecek gol atsın diye? Yine de erken derim ben Güiza için ama ''İspanya'nın Zafer Biryol'u'' benzetmemi önümüzdeki haftalarda kullanmak için saklı tutuyorum.

Gökhan Gönül: Bu çocuğa ne olduğunu anlayamıyorum. Sakatlığının etkisi mi acaba? Dökülüyor resmen kaç maçtır. Acil çözülmeli derdi her neyse. Bir yıldızını kaybetmesin Türk futbolu, yol yakınken söyleyeyim dedim.

İbrahim Şahin: Geçen sene Avni Aker'de Trabzonspor'a klas bir golü vardı 61 numaralı genç oyuncunun. Stili Mehmet Yılmaz'a çok benziyor ama O'ndan çok daha golcü bu çocuk, bir de boyuna göre seri. Yıldız ışığı gördüm sanki. Samimi olarak gol attığı için söylemiyorum. Bilinçaltımın bir köşesine not almışım, görünce aklıma geldi.

Porto maçı var, kritik maçlar var, hemen kazanı kaynatmasın Fenerbahçe medyası. Hoca yeni, eksik çok, lige her şekilde ortak olur Fenerbahçe havlu atmaz, bir sürü as oyuncusu eksik, moralsiz ve uyumsuz futbolcuları var, zaman herşeyin ilacı, sabırlı olmak lazım...

2 yorum:

Melih Kazdağ dedi ki...

Dünkü Fenerbahçe kadrosu herhalükarda Hacettepe kadrosundan kaliteli bir kadroydu.Bence tek sorun dünkü kadroda oynayan oyuncuların çok sık oynamadıkları için kendilerine güvenleri yoktu.Kısaca maçı değiştirebileceklerini düşünmediler.Gerçi Can Arat etkili oynadı.Skora etki yaptı.Şaka bir yana Dünkü kadroda sadece Semih olsaydı FB maçı rahat koparırdı.Bence Fenerliler bu mağlubiyeti çok ciddiye almayacaklardır.Kaleci Volkan konusunda ise Faruk'a sonuna kadar katılıyorum.R.Carlos'u yedek bırakamazsın demişsin.R.Madrid le Barcelonayla yarışacağım Dünya klubü olacağım derken Emekli olduğu herhalinden belli Carlos'u nasıl oynatırsın hala.Carlos bence fenerde senede 10-15 maç oynar. O bölgede oynayacak sol bek adaylarına tecrübesini aktarır.Takıma neşe kaynağı olur.2.Yarılarda oyuna girer.Sol önde oynar ama.Şut atar.Oyunun yönünü değiştirecek çapraz toplar atar.Ama şu haliyle Emekli olmuş gibi.Aziz Yıldırım Dediği gibi Dünya klübü hayali varsa ilk elden devre arası hemen bir sol bek(hatta sağ bek) almalı.

Son söyleyeceğim şey Aragones için.Bazı hocalar vardır.Elindeki tüm oyuncuları hazır tutar.Biri girdiğinde diğerinden daha iyi oynar.En azından daha iyi mücadele eder.Formasını kaptırmamak için. Bunu yapabilen bir hoca olmadığı açık.

Murat YILMAZ dedi ki...

Kimyası bozulan Fenerbahçe bir de birkaç eksikle oynayınca ikinci sınıf bir takıma büründü. Golü yedikten sonra neredeyse bir devre atak bile yapamadı. Bu kadar aciz duruma düşmek yakışmıyor. Can konusunda size hiç katılmıyorum. Tek kelimeyle rezil bir oyun oynadı. Toplara karateci gibi çıkması, hep İbrahim'in bir adım geride kalması, en az üç-dört kere ofsatı bozması, depar atamaması vb hemen hemen beş dakikada bir hata yaptı. Sanki futbolu unutmuş gibiydi. Tamam Can'ı asmayalım, hemen bir yerlere pişmesi için kiralık verelim. Gökhan, Guiza ve Carlos yorumlarınızda paraleliz. Hele 'hep destek tam destek' geyiği yapan arkadaşlar konusundaki yorumlarınız aynen benim düşüncelerimi kapsar.