22 Kasım 2008 Cumartesi

Ankaragücü Sıfır Fenerbahçe Sıfır... Türk Futbolu'da Sıfır!

Maçın skorunun hiçbir önemi kalmamıştı zaten maçtan önce başlayan polemikler maça damgasını vurmuş ve bu karşılaşmanın hakemi bir kulüp başkanının maçın hakemini telefonla araması değişmiş, yerine başka bir hakem verilmişti.

Maçla ilgili söylenecek fazla birşey yok aslında. Fenerbahçe sezon başından beri bir ileri iki geri gidiyordu, şimdi iki ileri bir geri gidiyor, zaten bu takım kimyası ve kenardaki kurmaylardan daha fazlasını beklemek hayalcilik olur. Deplasmanda oynanan Hacettepe maçında da kötüydü Fenerbahçe, Arsenal maçında da. Kayserispor'a 4-1 yenilirken de iyi futbol oynamamıştı, Bursaspor'u 5-2 yenerkende. Fenerbahçeli futbolcuların artık Güiza'ya top şişirmekten vazgeçmesi lazım. Şişirdikleri yetmiyormuş gibi bir de destek yok arkadan. Güiza her topu indirse neye yarar. Rakip biraz dişini gösterince Fenerbahçeli futbolcular hemen ürküyor, köşelerine çekiliyor. Maçın 90 dakikasını izleyince ''denk güçlerin mücadelesi'' klişesi ortaya çıkıyor ama Fenerbahçe'nin rakibinden en az dört gömlek olduğu gün gibi aşikar. Peki bu yetersizlik nedendir o zaman hem de rakipte futbol oynamazken, canını dişine takmazken? Sezon başından beri devam eden bu sorunun cevabı çok basit: İsteksizlik. Futbolcular bir şekilde mücadelen kaçıyor. Appiah, Tuncay, Aurelio hatta Ümit Özat hatta Nobre. Bu adamlar hep mücadele ederdi, hep ısırırlardı, onları gören diğerleri de utanır fazla koşardı. Şimdi bakıyorum sahadaki herkes general, hiç asker yok. Askersiz ordu olur mu hiç? Koşmadan maç kazanılır mı? Aziz Yıldırım ''Türkiye Ligi'ni yürüye yürüye kazanacak bir takım yaratacağım'' derken herhalde ''yürüme''nin sözlük anlamını kullanmamıştı.

Son lafım Cemal Aydın'a: Ne oldu başkan? Değdi mi bir puan için? Ne geçti eline? Neyi ispatladın şimdi? Halis Özkahya'yı töhmet altında bırakırken, Fırat Aydınus'u da ateşe attın. Size değil sizin gibilere prim verenlere yazıklar olsun!!!

Hiç yorum yok: