24 Kasım 2008 Pazartesi

Yazık Oldu.

Son derece ağır bir zeminde karşılaştı ligin iki güçlü takımı Trabzonspor ile Sivasspor, maçtan önce beklenti ''Anadolu Ateşi'' şeklinde kıran kırana bir maçtı ancak ''ateş'' sadece Trabzonspor'da mevcuttu.

Maçın başlamasıyla birlikte yüksek tempoda rakibin kalesini abluka altına alan bordo mavili ekip, Yattara'nın istekli ve gününde olmasıyla birlikte üstüste Sivasspor ceza alanı içerisinde etkili ''varyasyonlar'' yapmaya başladı. Bunların birinde Colman'ın ara pasında ceza alanına giren Umut Bulut'un Hayrettin tarafından alenen ''biçilmesine'' ise Hakem Selçuk Dereli devam dedi. Pozisyonun hemen ardından ise bu kez Abdurrahman Dereli'nin büyük hatasında topu önünde bulan Umut Bulut Gökhan Ünal'a verdiği pasla takım arkadaşını ''maçın en önemli gol pozisyonuyla'' burun buruna bıraksa da Gökhan Ünal'ın Petkovic'i geçen vuruşunu Brezilyalı savunma oyuncusu Bilica adeta ''can havliyle'' çizgiden çıkardı.

Trabzonspor'un artan temposu karşısında ise Sivasspor futbol oynamak yerine, aynen geçen seneki maçta yaptıkları gibi karşılaşmayı ''sinir harbine'' dönüştürmeye çalıştırdı. Trabzonsporlu futbolcuların çoğu zaman uyguladıkları ''sağduyulu'' duruş ise Sivassporlu futbolcuları oldukça zorladı. Özellikle Mehmet Yıldız, Sezer Badur ve Pini Balili provakatör hareketlerin baş mimarlarıydı. Kendisine faul yaptıktan sonra özür dilemek için ısrar eden futbol sahalarımızın en efendi oyuncularından Rigobert Song'u defalarca ''sert bir şekilde reddeden'' Mehmet Yıldız ise hiç kuşkusuz haftanın ''en çirkin'' görüntülerinden birisinin baş aktörü oldu. Maç boyu gol atmak için herşeyi deneyen Trabzonsporlu oyuncular biraz zemin, biraz Umut Bulut çoğunlukla da Gökhan Ünal engeline takıldı. Umut Bulut'un cansiperane mücadelesi gerçekten çok hoşuma gidiyor. Canını dişine takarak oynuyor ve at yarışı tabiriyle ''sınırlı gücüyle'' gol yollarında etkili olmaya çalışıyor. Gökhan Ünal ise sanki ''o takımın'' oyuncusu değilmişçesine rahat tavırlar içerisinde aldığı hemen her topu eziyor, en kolay pası bile vermekte zorlanıyor. Buna rağmen oynanan 12 maçta attığı 5 gol ve yaptığı 5 asistle bu kategorilerde takımın lideri konumunda. Ben bu istatistikleri de Gökhan Ünal'ın ''vurdumduymazlığını'' da anlamakta zorlanıyorum. İşin ilginç kısımı maçın son anlarında vurduğu kafayı Petkovic ''güç bela'' çıkarmasa maçın kahramanı yine O olacaktı.

Ben Colman'a ''maşallah'' diyeli iki hafta oldu ve Colman geçen iki hafta da yine sezon başındaki ''hayalet'' futboluna geri döndü. Aslında o kadar yetenekli bir futbolcuki attığı paslar gerçekten akıl dolu ve direk skora yönelik, tek eksiği benim çözümlediğim kadarıyla yeteri kadar sorumluluk almaması, bir uyum süreci içinde olduğunu tahmin ediyorum ve mutlaka çok daha faydalı olacağına eminim. Yattara tam olarak olmasa da eski günlerine dönüş sinyallerini nihayet bu maçta verdi. İlk yarıda ön libero mevkiinde oynayan Selçuk İnan ne kadar etkisiz kaldıysa, ikinci yarıda o bölgeye geçen Serkan Balcı o kadar etkiliydi. Futbol hayatının en verimli dönemini bu sezon geçiriyor ve sezon sonu bitecek mukavelesini yenilemek için yönetim kurulunun bir an önce devreye girmesi şart.

Sivasspor'un izlediğim tüm maçlarındaki bu ''çirkin'' tutumunu anlamakta ise zorlanıyorum. İstedikleri puanı aldıkları için onları tebrik ediyorum ancak oynadıkları futboldan çok yaptıkları ''çirkinlikler'' kaldı yine aklımda. Selçuk Dereli ise vasatı geçmeyen yönetimiyle iki tarafa da çokça saç baş yoldurdu. Bu hakemin yönettiği hemen her maç olaylı olsa da, FIFA'nın Türkiye pazarındaki en gözde hakemi olması ise garip bir durum teşkil ediyor.

Geçen hafta Beşiktaş ile olan puan farkı dörde çıkmıştı bu hafta yeniden ikiye indi ve rakip deplasmanda ''formsuz'' Kayserispor. Kayserispor'un şu an geçtiği dönemi çok iyi değerlendirmeli Trabzonspor, zira ligin üçte biri bitti ve bu takım artık şampiyonluk yarışının tam ortasında yerini almış durumda...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Gene seyrettim Trabzon'u, gene traş, gene renksiz, gene ümitsiz. 3 büyüklerin formsuzluğu sayesinde bugün o koltukta oturuyor, bu çok aşikar. Bu futbolla şampiyon olunmaz, bırakın ligi, ilk yarıyı bile ilk 3'te bitiremez Trabzon. Tribünler dolu, çoşkulu, ama top oynayamıyor Trabzon. Homurtuları duydunuz sanırım sayın admin...

Faruk dedi ki...

ben bir homurtu duymadım, sadece forvet hattında son derece zayıf kalıyoruz ''finishing'' özelliği iyi olan bir forvet lazım bize. bunun dışında şu anda beşiktaşla birlikte şampiyonluğun en güçlü adayı durumundayız. oynadığımız futbolda gayet güzeldi. mükemmel mi? kesinlikle hayır. ama rakiplerimizin oynadığı futbola bakınca şampiyonluk için heveslenmemek mümkün değil ha unutmadan maçın başındaki biçmeyi çalsaydı selçuk dereli en az 3 olurdu onu da belirtim...