20 Kasım 2008 Perşembe

Cesur Yürek Ernst Happel'den Geçti.

Avusturya ile dün akşam Euro2008 çeyrek final karşılaşmasında Hırvatistan'ı penaltılarla yenip yarı finale yükseldiğimiz Ernst Happel Stadyumu'nda karşılaştık. Milli Takım bir Volkan Demirel klasiği olan ''Volkan'ın kontrolünde ağlara giden top''la 1-0 geriye düşsede, önce Marco Aurelio ardından da Cesur Yürek Tuncay Şanlı 3 kez sahneye çıkarak, hazırlık maçı da olsa Türkiye'nin galip gelmesini sağladılar.

Netice itibariyle bir hazırlık maçı olduğu için maçla ilgili ne söylesem boş, ben yine Fatih Terim'den bahsetmek istiyorum. Maçtan sonra yayıncı kuruluş TRT röportaj yapmak istiyor kendisiyle ancak Fatih Terim tarafından reddediliyor sebebini ise şöyle açıklıyor herkese açık olan basın toplantısında: ''anket yapılmasına karşı değilim, biz ne anketler gördük ama devlet televizyonunun Fatih Terim gitsin mi kalsın mı anketi yapması doğru değil''. Bak sen!!! İstersen her ayda ''İcraatın İçinden'' programı düzenlesin sana devletin televizyonu! Ne zaman Fatih Terim konusu açılsa, sinir katsayım tavana vuruyor, o yüzden çok uzatmamakta fayda var. Gelelim maçla ilgili son detaya. Ben bu maçtan önce yazmıştım Tuncay Şanlı'nın Ada'nın büyüklerinden birine transfer olma ihtimalinin kuvvetli olduğunu, bugün de Mehmet Demirkol yazmış, aslında pek tutmam kendisini ama ''Antituncaycı'' olan ve Mehmet Demirkol'u tutan değerli blog okuyucularım için Mehmet Demirkol'un bugünkü yazısının son paragrafından bir bukleyle son vermek istiyorum posta...

Ve başrol. Tuncay Şanlı’yı, Boro’ya gidişi sonrası kendi oyun tarzından çıkması nedeniyle eleştirmiştim. Bu sezon sakatlık sonrası eski oyununu mükemmelleştirmiş olarak geri döndü. Her zaman deneyen, yılmayan isyan eden adam oyununa estetik de katmış. Dün gece onu seyretmediyseniz çok şey kaçırdınız. Attığı üç golün ikisi, gecenin en parlak sayıları arasına girmiş olmalı. Bu performansını sezon boyu devam ettirebilirse Premiership’te bir üst sınıfa çıkabilir. Belki de büyüklerden birinin yolunu tutabilir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

büyüklere gitme olayı falan hikayeden ibarette gerçekten özellikle attığı son iki gol tek kelimeyle müthişti.